Bizi öldürüyorlar, peki bunlar kim ? Yaşanabilir başka bir gezegen var mı ?

  1. Anasayfa
  2. Bizi öldürüyorlar, peki bunlar kim ? Yaşanabilir başka bir gezegen var mı ?

Bizi öldürüyorlar, peki bunlar kim ? Yaşanabilir başka bir gezegen var mı ?

Gün geçmiyor ki, ülkemizde bir felaket duyulmasın. Bu felaketlerden biride Erzincan maden kazası, 13 Şubat 2024'te Erzincan'ın İliç ilçesindeki Çöpler altın madeninde siyanür liç işlemi(çözücü özellik gösteren sıvı kimyasalları kullanarak kıymetli metalleri kazanma işlemidir) esnasında depolanan toprak yığınının heyelana dönüşmesi sonucu oluşan kazadır. Binlerce ton siyanürlü toprak kaymış ve burada olan atık sular depolama alanından çıkmış ve doğaya karışmıştır. Yaşanan felaketin büyüklüğü ve oluşturacağı tehlike maalesef bilgisiz toplumlar yüzünden anlaşılamamıştır. Ülkemize hiçbir faydası olmayan bu gibi işletmeler, bizlerin ve gelecek nesillerimizin yarınlarını çalmaya devam edecekler.

Ülkemizde ve dünyada yaşanan bu gibi felaketler bizlerin sonunu getireceğini bildiğimiz halde, teknoloji ve sanayi nereye gidiyor ? Henüz yaşana bilir bir gezegen keşfetmediğimiz halde, bu kaynakları neden bu kadar ölçüsüzce harcıyoruz ? Bu konu ile alakalı olarak, aşağıdaki yazı sanırım zincirleme reaksiyonlar konusunda biraz aydınlatıcı olacaktır.

Dünya ve doğa her geçen gün daha fazla kirlenmekte, sanayileşmenin ve teknolojik ilerlemenin hızla büyüdüğü dünyada, çevreyi korumanın önemi çoğu zaman ikinci planda kalıyor. Endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan en endişe verici sorunlardan biri atık su kirliliği, özellikle de endüstriyel atıklar. Bu gizli tehlike, su ekosistemleri, halk sağlığı ve doğanın hassas dengesi için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu makalede endüstriyel akışın en büyük üç gizli tehlikesini inceleyerek bunun çevremiz ve toplumumuz üzerindeki zararlı etkilerine ışık tutuyoruz.

1. Toksik Kimyasal Kirlenme

Endüstriyel süreçler, imalat ve üretim için gerekli olan çok sayıda kimyasal üretir. Ancak bu kimyasallar uygun olmayan bir şekilde yönetilip endüstriyel akıntı yoluyla su kaynaklarına karıştığında su yaşamına zarar vermekte ve hatta insan sağlığı için risk oluşturmaktadır. Ağır metaller, organik çözücüler, pestisitler ve diğer toksik bileşikler su kütlelerinde birikerek feci sonuçlara yol açan zincirleme bir reaksiyona yol açamaktadır.

Su Ekosistemleri Üzerindeki Etkiler: Endüstriyel akışta bulunan toksik kimyasallar, su ekosistemlerinin doğal dengesini bozabilir. Bu kirleticiler suda yaşayan organizmaların vücutlarında birikerek fizyolojik ve üreme anormalliklerine yol açabilir. Örneğin cıva ve kurşun gibi ağır metaller balığın büyümesini olumsuz yönde etkileyebilir, üreme başarısını azaltabilir ve hatta ölüme neden olabilir. Ek olarak, bu kirleticiler besin zincirinde yukarıya doğru ilerleyerek su kaynaklarına bağımlı olan insan popülasyonlarını da etkiler.

İnsan Sağlığıyla İlgili Kaygılar: Kirlenmiş su kaynakları, özellikle içme, sulama ve diğer günlük ihtiyaçlar için bu su kaynaklarına bağımlı olan topluluklarda, insan sağlığını doğrudan etkileyebilir. Toksik kimyasallarla kirlenmiş suların tüketilmesi organ hasarı, gelişimsel bozukluklar ve hatta kanser gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Üstelik bu kirleticilere kronik maruz kalmanın uzun vadeli etkileri hâlâ araştırılıyor ancak ilk kanıtlar çeşitli hastalıklarla güçlü bir bağlantı olduğunu gösteriyor.

2. Ötrofikasyon ve Alg Çoğalması

Endüstriyel kaynaklardan gelen atık sular genellikle bitki büyümesi için gerekli olan nitrojen ve fosfor gibi yüksek düzeyde besin maddeleri içermektedir. Ancak bu besinlerin su kütlelerinde aşırı miktarda bulunması, ötrofikasyon olarak bilinen bir felakete yol açabilir. Bu süreç, zararsız gibi görünse de alglerin büyümesinde hızlı bir artışı tetikliyor bu olay su ekosistemleri için ciddi sonuçlar doğmaktadır.

Alg Çoğalmaları: Ötrofikasyon, zararlı alg çoğalmalarının büyümesini teşvik eder. Bu çoğalmalar su kütlelerindeki oksijen seviyelerini tüketerek sudaki yaşamın hayatta kalma mücadelesi verdiği "ölü bölgeler" yaratabilir. Bazı algler suda yaşayan organizmalara, insanlar ve hayvanlara zararlı toksinler üretebilmektedir. Bu toksinler deniz ürünlerini kirletebilir ve etkilenen deniz ürünlerini tüketen insanlarda yaygın sağlık sorunlarına yol açabilir.

Besin Zincirlerinin Bozulması: Alg çoğalmaları, diğer su bitkilerini geride bırakarak ve temel kaynakları tüketerek doğal besin zincirini bozar. Bu olay diğer bitki türlerinin ölüp ayrıştığında sudaki oksijen seviyesini daha da azalmasına sebebiyet verir, bu olayın etkisi balıklara ve ona bağımlı olan diğer organizmalarında etikelenmesi sonucunu getirir . Bu bozulmanın tüm ekosistemler üzerinde kademeli etkileri vardır ve bu da biyolojik çeşitliliğin azalmasına ve değerli kaynakların yok olmasına neden olur.

3. Yeraltı Suyu Kirliliği

Endüstriyel akışın anlık görsel etkisi nehirlerde ve göllerde belirgin olsa da, uzun vadeli yansımaları yeraltına kadar uzanabilir. Endüstriyel atık suyun uygun olmayan şekilde bertaraf edilmesi veya yetersiz muhafaza önlemleri, kirleticilerin birçok topluluk için içme suyu kaynağı olarak hizmet veren yeraltı suyu rezervuarlarına sızmasına neden olabilir.

Yavaş ve Sessiz Yayılma: Yeraltı suyu kirliliği etkilerini hemen göstermeyebilir, bu da onu sessizce yayılan gizli bir tehlike haline getirebilir. Kirleticiler zamanla yer altı su kaynaklarına sızarak toprağa sızabilir. Sonuç olarak kuyulara ve musluklara ulaşan su, kimsenin haberi olmadan tehlikeli kimyasallarla karışabiliyor.

Kirleticilerin Kalıcılığı: Birçok endüstriyel kirletici kalıcıdır ve çevrede yıllarca hatta on yıllarca kalabilir. Bu, kirlenmenin kaynağı ortadan kaldırılsa bile, yeraltı suyunda halihazırda mevcut olan kirleticilerin gelecek nesiller için tehdit oluşturmaya devam edebileceği anlamına gelir. Kirlenmiş yeraltı suyunun temizlenmesi, çoğu zaman yenilikçi çözümler gerektiren karmaşık ve maliyetli bir süreçtir.

Sonuç olarak, endüstriyel akış ve bunu takip eden atık su kirliliği, toksik kimyasal kirlenme, ötrofikasyon ve yeraltı suyu kirliliği gibi gizli tehlikelerden oluşan üçlü bir tablo sunmaktadır; bunların tümü çevre ve halk sağlığı üzerinde geniş kapsamlı etkilere sahiptir. Bu zorlukların üstesinden gelmek, daha katı düzenlemeleri, gelişmiş arıtma teknolojilerini ve sürdürülebilir endüstriyel uygulamalara yönelik kolektif bağlılığı içeren çok yönlü bir yaklaşımı gerektirir.


Ahmet TAŞÇI



Kaynaklar: Organica biotech

Fotoğraflar: https://www.yirmidort.tv/- Pixabay-https://www.yalovagazetesi.com/

Türkiye Yaban Hayatı

Katılma Tarihi: 2019-09-04 20:35:05