Sokak hayanlarını beslemek ne kadar doğru ?

  1. Anasayfa
  2. Sokak hayanlarını beslemek ne kadar doğru ?

Sokak hayanlarını beslemek ne kadar doğru ?

Sokak hayvanları" terimi, evcil hayvanlar (genellikle kedi ve köpekler) için kullanılır ve insanların yaşadığı şehir, kasaba veya köy gibi yerleşim yerlerinde, herhangi bir sahibin kontrolü altında olmadan serbestçe yaşayan hayvanları ifade eder.

Bu hayvanlar, çeşitli nedenlerle sahipsiz kalabilirler:

Terk edilme: Sahiplenilen hayvanların sokağa bırakılması en yaygın nedenlerden biridir.

Doğal üreme: Sokakta yaşayan hayvanların kontrolsüz bir şekilde üremesi sonucu popülasyonları artar.

Kaybolma: Sahipli hayvanların evden kaçması veya kaybolması.

Sokak hayvanlarının karşılaştığı başlıca sorunlar şunlardır:

Beslenme ve barınma: Özellikle kış aylarında yiyecek ve sığınacak yer bulma konusunda büyük zorluk yaşarlar. Bu durum, açlık ve kötü sağlık koşullarına yol açabilir.

Hastalıklar: Aşı ve tıbbi bakımdan yoksun oldukları için kuduz ve diğer bulaşıcı hastalıkların yayılması riski taşırlar.

Fiziksel şiddet ve kötü muamele: İnsanlar tarafından işkenceye veya kötü muameleye maruz kalabilirler.

Trafik kazaları: Sokaklarda sürekli olarak trafik kazası riski altındadırlar.

Sokak hayvanları ile ilgili yasal düzenlemeler genellikle "5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu" kapsamında yer alır. Bu kanun, sahipsiz hayvanların korunmasını, rehabilitasyonunu ve onlara yönelik kötü muamelenin engellenmesini amaçlar. Yerel yönetimler (belediyeler), bu hayvanların barınma, sağlık ve beslenme ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür.

Türkiye'de sokak hayvanlarının sayısında son yıllarda önemli bir artış yaşandığına dair genel bir görüş birliği bulunmaktadır, ancak bu artışa dair kesin ve resmi bir veri bulunmamaktadır. Çeşitli kurum ve uzmanların tahminleri, sahipsiz hayvan popülasyonunun milyonlar seviyesinde olduğunu göstermektedir.

Farklı kaynaklardan gelen tahminler ve veriler şunlardır:

  • Çeşitli Tahminler: Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık %10'una karşılık gelen sahipsiz hayvan popülasyonu olduğu tahmin edilmektedir. Bu tahmine dayanarak, Türkiye'de 6.5 milyon ile 8 milyon arasında sahipsiz hayvan olduğu öne sürülmektedir.
  • Resmi Olmayan Sayımlar: Bazı kaynaklarda valilikler aracılığıyla yapılan sayımların, Türkiye genelinde 2,8 milyon başıboş köpek olduğunu tespit ettiği belirtilmektedir. Ancak bu veriler çelişkilidir ve tartışma konusu olmaktadır.

Bu artışın başlıca nedenleri arasında ise şunlar gösterilmektedir:

  • Yetersiz Kısırlaştırma: Popülasyon kontrolünde en etkili yöntem olan kısırlaştırma operasyonlarının, hayvan sayısına kıyasla yetersiz kalması. Bilimsel çalışmalar, popülasyonun sabit kalması için 6 aylık bir sürede mevcut hayvanların en az %70'inin kısırlaştırılması gerektiğini belirtmektedir, ancak bu oran Türkiye'deki uygulamalarda yakalanamamıştır.
  • Kanunların Uygulama Sorunları: Hayvanları Koruma Kanunu'nun (5199 Sayılı Kanun) tam olarak uygulanmaması. Bazı belediyelerin barınak kurma ve kısırlaştırma gibi yasal zorunlulukları yerine getirmemesi. Türkiye'deki 1393 belediyenin yalnızca 237'sinde hayvan bakımevi bulunmaktadır.
  • Kontrolsüz Üretim ve Satış: "Merdiven altı" olarak tabir edilen yasa dışı hayvan üretiminin ve evcil hayvan ticaretinin devam etmesi, sokak hayvanı popülasyonunu artırmaktadır.
  • Terk Edilme: Sahiplenilen hayvanların sokağa bırakılması, sorunun büyümesindeki en önemli faktörlerden biridir.

Bu durum, yalnızca hayvan sağlığı ve refahı açısından değil, aynı zamanda kuduz riski, trafik kazaları ve insan-hayvan çatışmaları gibi halk sağlığı ve güvenliği sorunları açısından da tartışmalara yol açmaktadır.

Sokak hayvanları, insan sağlığı için çeşitli riskler taşıyabilir. Bu riskler genellikle hayvanların aşı ve düzenli sağlık kontrolünden yoksun olmasından kaynaklanır. Başlıca etkileri şunlardır:

Bulaşıcı Hastalıklar (Zoonozlar)

Sokak hayvanlarından insanlara bulaşabilen hastalıklara "zoonoz" denir. En bilinen ve ciddi olanları şunlardır:

  • Kuduz: Hayvanlardan insanlara genellikle ısırık veya tırmalama yoluyla, salyalarındaki virüsün açık yaraya temasıyla bulaşan ölümcül bir hastalıktır. Özellikle kontrolsüz ve aşısız hayvan popülasyonlarının bulunduğu bölgelerde risk daha yüksektir. Kuduzun klinik belirtileri ortaya çıktıktan sonra tedavisi yoktur. Bu nedenle şüpheli durumlarda derhal sağlık kuruluşuna başvurmak ve aşı olmak hayati önem taşır.
  • Kist Hidatik (Ekinokokkoz): Özellikle köpeklerin dışkılarıyla yayılan parazit yumurtalarıyla bulaşan bir hastalıktır. İnsanlar bu parazit yumurtalarını kirli su veya gıdalarla alabilirler. Hastalık karaciğer ve akciğer gibi organlarda kist oluşumuna neden olabilir.
  • Toksoplazmoz: Kedilerin dışkılarıyla yayılan bir parazit olan Toxoplasma gondii nedeniyle oluşur. Özellikle hamile kadınlar ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler için risk taşır.
  • Leptospiroz: Hayvan idrarıyla kirlenmiş su ve toprak aracılığıyla bulaşabilen bir bakteri enfeksiyonudur.
  • Uyuz ve Mantar Enfeksiyonları: Sokak hayvanlarından doğrudan temasla insanlara geçebilen cilt hastalıklarıdır.

Fiziksel Yaralanmalar

Sokak hayvanları, özellikle köpekler, çeşitli nedenlerle (korku, saldırganlık, bölge koruma içgüdüsü) insanlara saldırabilir ve ısırma veya tırmalama yoluyla ciddi fiziksel yaralanmalara yol açabilir. Bu tür yaralanmalar sadece doku hasarına neden olmakla kalmaz, aynı zamanda enfeksiyon riski de taşır. Hayvan ısırıkları sonucu:

  • Yarada enfeksiyon (Bakteriyel enfeksiyonlar, apse oluşumu)
  • Tetanoz riski
  • Sinir ve tendon hasarları gibi ciddi sağlık sorunları meydana gelebilir.

Psikolojik Etkiler

Sokak hayvanlarının neden olduğu saldırı veya tehdit durumları, özellikle çocuklar ve hassas bireyler üzerinde kalıcı psikolojik travmalara yol açabilir. Bu durumlar, köpek korkusu (kynofobi) gibi fobilerin gelişimine ve günlük yaşam aktivitelerinde kısıtlamalara neden olabilir.


Sokak hayvanları, özellikle kontrolsüz popülasyonları nedeniyle yaban hayatı ve ekosistem üzerinde ciddi olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Bu etkiler başlıca şunlardır:

Avlanma ve Yaban Hayvanı Popülasyonlarını Azaltma

Sokak hayvanları (özellikle kedi ve köpekler) doğada mükemmel avcılardır. Doğal ortamda besin arayan bu hayvanlar, doğal yırtıcıların olmadığı yerlerde kuş, sincap, tavşan, karaca gibi küçük ve orta boy memelileri avlayarak yerel yaban hayvanı popülasyonlarını tehdit eder. Bu durum, özellikle şehirleşme nedeniyle yaşam alanları daralmış olan yaban hayvanları için büyük bir risk oluşturur. Araştırmalara göre, sahipsiz kediler küresel olarak nesli tükenmekte olan türlerin sayısının artmasına katkıda bulunmaktadır.

Ekosistemdeki Dengeyi Bozma

Doğal ortamın bir parçası olmayan sokak hayvanları, ekosistemin dengesini bozabilir. Normalde belirli bir av-avcı ilişkisi içinde olan yaban hayatı, sokak hayvanlarının katılımıyla bu dengeyi kaybeder. Bu durum, bazı türlerin aşırı üremesine, bazılarının ise yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına yol açabilir.

Hastalık Yayma

Sokak hayvanları, aşı ve sağlık kontrolü olmadığı için kuduz, parazitler ve diğer zoonotik hastalıkları taşıyabilir. Bu hastalıklar, yaban hayatına bulaştığında ciddi salgınlara ve kitlesel ölümlere neden olabilir. Örneğin, bir kuduz vakası sadece insan sağlığını değil, aynı zamanda tilki, kurt gibi diğer memeli hayvanların popülasyonlarını da riske atar.

Doğal Yaşam Alanlarına Zarar Verme ve Rekabet

Sokak hayvanları, yaban hayvanlarının yuvalarına zarar verebilir, onlarla besin kaynakları için rekabete girebilir. Bu rekabet, özellikle yiyecek kıtlığı yaşanan dönemlerde yaban hayvanlarının hayatta kalma şansını düşürür. Ayrıca, köpeklerin toprak erozyonuna katkıda bulunabileceği ve bitki örtüsüne zarar verebileceği belirtilmiştir.

Sokak hayvanlarını beslemek, hayvanseverler için vicdani bir sorumluluk olarak görülse de, bu davranışın hem olumlu hem de olumsuz etkileri bulunmaktadır. Bu konuyu tek bir doğru veya yanlışla açıklamak yerine, tüm yönleriyle ele almak daha doğru olacaktır.

Olumlu Etkileri

  • Yaşamın Sürdürülmesi: En temel faydası, sokak hayvanlarının aç kalmasını engellemektir. Özellikle kış aylarında yiyecek bulmakta zorlanan hayvanlar için besleme, hayatta kalmalarını sağlar.
  • İnsan-Hayvan İlişkisi: Besleme odakları, insanların hayvanlarla olumlu etkileşim kurmasına olanak tanır. Bu durum, toplumda hayvan sevgisinin ve empatinin artmasına yardımcı olur.
  • Saldırganlığın Azalması: Açlık ve susuzluk, hayvanlarda saldırgan davranışlara yol açabilir. Düzenli besleme, bu tür davranışların önüne geçerek hem hayvanlar hem de insanlar için daha güvenli bir çevre oluşturur.

Olumsuz Etkileri

Sokak hayvanlarını bilinçsizce beslemenin çeşitli olumsuz sonuçları olabilir:

  • Popülasyon Artışı: En sık dile getirilen endişe, düzenli beslemenin popülasyon artışını tetiklemesidir. Yemek bulmakta zorlanmayan hayvanlar daha rahat üreyebilir, bu da sokak hayvanı sayısının artmasına ve beraberinde barınma, sağlık ve güvenlik gibi sorunların büyümesine neden olabilir.
  • Sağlık ve Hijyen Sorunları: Yanlış beslenme (salçalı, baharatlı, yağlı yemek artıkları gibi) hayvanların sindirim sistemine zarar verebilir. Ayrıca, besleme noktalarının temiz tutulmaması, hastalık yayan bakterilerin, pire ve kenelerin yayılmasına zemin hazırlayabilir. Memorial'dan alınan bilgilere göre, çiğ et gibi ürünler aracılığıyla toksoplazma gibi zoonotik hastalıklar insanlara da bulaşabilir.

  • Yaban Hayatına Etki: Türkiye Yaban Hayatı Kurumu'nun bir makalesine göre, sokak hayvanları doğal yırtıcılar haline gelerek yerel yaban hayvanı popülasyonları için tehdit oluşturabilir. Özellikle kuş ve küçük memeliler, başıboş kedi ve köpeklerin avı haline gelebilmektedir.
  • İnsanlarla Çatışma: Besleme odakları, hayvanları belirli bir noktada yoğunlaştırabilir. Bu durum, özellikle sürüleşen köpeklerin insanlar veya diğer hayvanlarla gerginlik yaşamasına, alan savunması nedeniyle saldırganlaşmasına neden olabilir.

Doğru Besleme Nasıl Yapılmalı?

Uzmanlar, sokak hayvanlarını beslemenin tamamen yasaklanması yerine, bilinçli ve düzenli yapılmasını önermektedir. Bunun için dikkat edilmesi gerekenler:

  • Uygun Gıdalar: Ev yemekleri yerine, hayvanların sindirim sistemine uygun, kuru mama kullanılması tavsiye edilir.
  • Temiz Çevre: Besleme kapları düzenli olarak temizlenmeli, mama ve su artıkları çevre kirliliğine yol açmayacak şekilde toplanmalıdır.
  • Belirlenmiş Noktalar: Besleme, trafikten uzak, güvenli ve çevreyi rahatsız etmeyecek noktalarda yapılmalıdır. Belediyeler de bu amaçla besleme odakları oluşturmaktadır.

Sonuç olarak, sokak hayvanlarını beslemek, hayvanların temel ihtiyaçlarını karşılayan olumlu bir davranış olmakla birlikte, bu uygulamanın olası olumsuz etkilerini en aza indirmek için bilinçli ve sorumlu bir şekilde yapılması büyük önem taşımaktadır.



Ahmet TAŞÇI

Yaban Hayatı Bilimcisi

Yaban Hayatı Koruma(YAHAYDER) Derneği Başkanı

Fotoğraflar: Pixabay

İSTOCK/GETTY IMAGES PLUS

Eddy Van 3000 , CC BY-SA

Türkiye.Yaban Hayatı

Katılma Tarihi: 2019-09-04 20:35:05