Dipodidae
Dipodidae, memeliler sınıfının Kemirgenler (Rodentia) takımı içinde yer alan, çöl ve yarı kurak bozkır ekosistemlerine olağanüstü uyum sağlamış bir hayvan ailesidir. Halk arasında yaygın olarak Arap Tavşanları veya Cırboalar olarak bilinmelerine rağmen, bu canlıların tavşanlarla (Lagomorpha takımı) hiçbir yakın akrabalığı yoktur; isimlerindeki "tavşan" kelimesi, yalnızca güçlü sıçrama yetenekleri ve uzun kulakları nedeniyle yapılan yüzeysel bir benzetmeden kaynaklanır. Dipodidae kelimesi ise, Yunanca'da "iki ayak" anlamına gelen kelimelerden türetilmiştir, bu da onların hareket şekline yapılan doğrudan bir göndermedir.
Morfolojik ve Ekolojik Uyumu
Arap tavşanlarının morfolojisi, yaşam alanları olan zorlu bozkır ve çöl koşullarına mükemmel bir evrimsel uyum sergiler. En çarpıcı fiziksel özellikleri, kanguruya benzeyen yapılarıdır: ön ayakları çok kısa ve küçük olup yiyecekleri tutmak için kullanılırken, arka bacakları aşırı derecede uzamış ve gelişmiştir. Bu uzun arka uzuvlar sayesinde, kendi vücut büyüklüklerinin çok katı mesafelere, hatta 30 gram ağırlığındaki bir bireyin 3,5 metreye kadar zıplayabildiği gözlemlenmiştir. Bu sıçrama yeteneği, hem avcılardan kaçarken hızlı manevralar yapmalarını hem de sıcak zeminle temas sürelerini en aza indirmelerini sağlar. Hareket sırasında dengeyi sağlamak ve ani yön değişimlerinde dümen görevi görmek üzere, vücutlarının neredeyse iki katı uzunluğunda, ucunda siyah-beyaz bir tutam kıl (bayrakçık) bulunan uzun kuyrukları bulunur. Gececil (noktürnal) canlılar olduklarından, gündüzleri kendilerini kuru tutmak ve aşırı sıcaklardan korunmak için toprağa kazdıkları karmaşık yeraltı dehlizlerinde saklanırlar. Bu çöl adaptasyonunun en ilginç yönlerinden biri de, ömürlerinin büyük bir kısmını su içmeden geçirebilmeleri ve metabolik olarak ihtiyaç duydukları suyu yedikleri tohum ve bitkilerden karşılayabilmeleridir. Beslenme şekilleri genellikle otsul (herbivor) ağırlıklı olmakla birlikte, tohumlar, kökler ve böcekleri de içeren bir diyete sahiptirler.
Türkiye'deki Dipodidae Türleri ve Koruma Durumu
Türkiye, Dipodidae ailesinin çeşitli türlerine, özellikle Williams Cırboası (Scarturus williamsi) ve Fırat Arap Tavşanı (Allactaga euphratica) gibi türlere ev sahipliği yapar. Anadolu Arap Tavşanı olarak da bilinen Williams Cırboası, Türkiye'nin Van çevresi de dahil olmak üzere yüksek rakımlı, bozulmamış bozkır ve seyrek otlu alanlarında 2.600 metreye kadar görülebilir. Ancak bu büyüleyici canlıların varlığı, Türkiye'de giderek artan bir tehdit altındadır. Özellikle Fırat Arap Tavşanı ve diğer Dipodidae üyeleri, Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından kırmızı listede (nesli tehlike altında) yer almaktadır. Habitatlarının tarımsal faaliyetler, sulak alanların kurutulması ve kentsel gelişim nedeniyle hızla daralması, bu türlerin Türkiye'deki popülasyonlarını ciddi şekilde azaltmıştır. Dünyadaki nüfusunun önemli bir kısmının Türkiye'de bulunması, ülkemizin bu türlerin korunması açısından taşıdığı sorumluluğu da artırmaktadır.
Arap Tavşanı ve Mitolojik Bilgi
Yanlış Bilinen Doğru Bilinen Mitolojik Bilgi: Tavşan ve Kutlu Ruhların Sembolü
Yaygın Mit: Arap Tavşanı, adının çağrıştırdığı tavşan imajı nedeniyle, direkt olarak geleneksel Türk mitolojisine dahil edilmiştir. Tavşan, genel Türk kültüründe kutlu ruhların sembolü olarak kabul edilmiş, kurban törenlerinde (ızıh) nesne veya sembol olarak kullanılmıştır.
Mitolojik Gerçek: Arap Tavşanının kendisi değil, genel olarak tavşan figürü eski Türk inançlarında ve Alevi-Bektaşi gibi topluluklarda kutlu sayılmıştır. Arap Tavşanının bu mitolojiye dolaylı katılımı, görünüş ve isim benzerliğinden kaynaklanır. Esasen, Arap Tavşanı, ekolojik rolü ve zıplama yeteneği ile yerel mitlerden çok, çölün gizemli ve atik yaratığı olarak halk hikâyelerine konu olmuştur. Bu canlının, zorlu çöl koşullarında su içmeden hayatta kalabilmesi, onu doğanın en dayanıklı ve gizemli canlılarından biri yaparak efsanevi bir hava kazanmasına neden olmuştur.









